Oğuz Kağan Tanrıverdi; “Gölbaşı’ndan Altındağ’a gönül köprüsü…”

Oğuz Kağan Tanrıverdi “Gölbaşı’ndan Altındağ’a Gönül Köprüsü” başlığıyla kaleme aldığı yazısında şunları kaydetti; “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla çıkılmışsa yola ve niyet hayırsa, akıbet de hayırdır mutlaka. Yola çıkmak akıl, yolda olmak gönül, yolda yürümek yürek işidir esasında. Onun içindir ki adımları atan akıldır, gönüldür, yürektir; ayak sadece görünendir. Niyet rahmani değilse, düşmen için bir çakıl taşı dâhi yeterlidir. Yürüdüğün yolda ilahi bir rıza gözetmişsen önüne dağlar çıksa da mühim değildir. Beşeriz, şaşarız; düşeriz, kalkarız ve yine ikrar ederiz ki niyet hayırsa akıbeti de hayra yorarız.

Beş sene önce Gölbaşı’nda bir yola çıktık. Gözümüzde umut, omzumuzda sorumluluk… Hayırlı olsun dileklerinin arasında nefsimizi terbiye ederken, telaşımız vardı. Makam kapısı, kul yapısıdır. Allah yapısıdır dedik gönül kapısına, kapanmasın diye o gönül kapısı, cenklere girdik amansız. Bir kutlu davanın töresini, bir Devlet erdemini ve baba yadigârı öğütleri zırh eyledik apansız. Beş sene önce bir yola çıktık Gölbaşı’nda, hesapsız…

Gölbaşı; ata toprağımın güzergâhı, göz nurumun toprağı, hizmetkâr olma gayretimin ilk ayağı… Uhdesinde yer almaktan bahtiyarlık duyduğum Milliyetçi Hareket Partisi’nin bir temsilcisi olarak, Gölbaşı Belediyesi’nde görev yapmanın da bahtiyarlığına eriştim. Bu vesileyle çok insan tanıdım; kiminde adamlık buldum, kiminde kindarlık. Nefsten azade değiliz; Allah’a emanet ettiklerimiz de oldu, havale ettiklerimiz de.

Gayretimiz Gölbaşı’nda hoş bir seda bırakmaktı; acısıyla, tatlısıyla ama her ne olursa olsun Hakk’ın rızasıyla… Doğruluğuna inandığım her işi belki tamamlayamadım ama doğruluğuna inanmadığım hiçbir işin içinde olmadım. Görevim boyunca tutamayacağım hiçbir sözü vermedim, verdiğim hiçbir sözü yutmadım. Benlikten sıyrılıp, biz olmak için çok çalıştım. Biliriz ve inanırız ki bizim davamızda ben, sen yoktur; biz vardır. Yine biliriz ki biz olmanın erdeminde nice sırlı iz vardır.

İnsan fani, makamlar gelip geçicidir. Görev dediğin bayrak yarışından ibarettir. Ve biz bu bayrak yarışında, hayatımın bu beş yıllık dönemini şerefli bir mazi olarak hatırlayacağım. Sevda duyduğum Gölbaşı’nı sokak sokak, cadde cadde, mahalle mahalle gönlümde taşıyacağım. Kurmuş olduğumuz kardeşlik, dostluk ve ülküdaşlık hukukumuzu Allah ömür verdikçe unutmayacağım.

Şimdi yeni bir şevkle, yine Angaramın memleketimin köklü ilçelerinden Altındağ’da sözlerimizi tutmaya devam edeceğiz.

Zaten her şey söz vermeyle başladı esasında… Bezm-i Elest’te Yüce Yaradan’a söz verdik ilk önce. Şu fani dünyada söz vermeye devam ettik. Ailemize söz verdik, sevdiklerimize söz verdik, devletimize ve milletimize söz verdik. Sözüne sadık kişilerden olalım diye dua ettik. Elhamdülillah, verdiğimiz hiçbir sözden geri dönmedik.

İlçeler, Türkiye Cumhuriyeti’nin kılcal damarlarından biridir.  Üstlendiğimiz sorumluluğun farkındayız, talip olduğumuz görevin bilincindeyiz.

Bugüne kadar sözümüzü hiçbir şeyden esirgemedik. Yanlışa doğru, harama helâl asla demedik. Adaletli olmayı, ahlâklı olmayı kendimize şiar edindik. Ne iftiralara boyun eğdik ne de haksızlık karşısında dilsiz şeytanlık ettik. Doğru bildiğimiz yoldan asla dönmedik. Kimin neyi bilmesi gerekiyorsa hepsini söyledik. Anlayanlara eyvallah, anlamayanları Allah’a havale ettik.

Değerli Gönüldaşlarım; Nefsini makamlara kaptıranların sonu hüsrandır. Hedefini yanlış yöne saptıranların akıbeti buhrandır. Söz veriyoruz… Biz onlardan olmayacağız. Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi’nin çizdiği istikamette, onun bizlere ilham verdiği dik duruşumuzla yolumuza devam edeceğiz. Altındağ’ı daha da güzelleştirmek için çaba göstereceğiz. Milliyetçi Hareket Partisi’nin “üretken belediyecilik” anlayışını Cumhur İttifakı’yla daha da yaygınlaştıracağız.Vakit Bismillah’tır…” dedi.